
Gecikmiş İlk Blog Yazım... Intertabac 2024 Ziyaret Notları / I
Oct 9, 2024
6 min read
6
92
1
Değerli Puro Severler,
Intertabac fuarından döneli bir hayli zaman geçmesine rağmen fuar izlenimlerimi ancak sizlerle paylaşabiliyorum. Zira fuar süreci sonundaki yoğunluk, yeni web sitemizin alt yapı çalışmalarının devam ediyor olması ve ilave bazı seyahatler sebebiyle bu zamana kadar geldik.
Ancak sene boyunca konuşulacak değer ve ölçekte bir fuar olduğu için paylaşımlar için geç olduğunu düşünmemekle beraber, sizleri bu kadar süre beklettiğim için kusura bakmayınız lütfen.

Bu yazıyı kaleme almaya başlayınca, fuar sürecinin heyecanlı anılarıyla birlikte klavye öyle bir coşkuyla tıkırdamaya başladı ki, hızımı alamadığımı farkettiğimde hali hazırda yolun yarısını geçmiştim... Yazdıklarımı bir parça “traşlamak” için geri döndüğümde ise fazla bir müdahale yapmak istemediğimi farkettim.
Dolayısıyla biraz uzun bir blog yazısı ortaya çıktı. Bu sebeple de Fuar seyahati notlarımı iki ayrı bölümde sizlerle paylaşmanın en uygun çözüm olacağına karar verdim.
Ve... yolculuk başlasın!.. Keyifli okumalar dilerim!.. belki okumaya başlamadan bir de puro yakar, siz de benimle birlikte seyahate dahil olursunuz?..
INTERTABAC DORTMUND FUARINA İLK ZİYARETİM
Bu seneki Dortmund Intertabac seyahatimi anlatmadan önce, bu fuarı nasıl ziyaret etmeye başladığımdan kısaca bahsetmek istedim.
Puro hakkında birşeyler yapmalıyım!..
Kurumsal hayattan ayrıldıktan sonra içimde puroyla ilgili bir şeyler yapma konusunda bir dürtü hissetmeye başladım. Bu tutkuyu, sadece bir içici olmanın ötesine taşımak istediğimi anladım. Ama ne yapmak istediğimi ve nereden başlayacağımı bilemiyordum.

Çeşme’de çalıştığım dönemde, çok güzel bir tesadüf eseri bir yelken takımına dahil olmuştum. Bu ekiple S/Y DUYGU teknesinde yaklaşık üç sezon beraber yarışmış, her sene kupalarımıza kupa katmış ve harika bir ekip olmuştuk. Yarışlar dışında da sıkça görüşür, çok keyifli vakit geçirirdik. Ekip içindeki bu uyum, bazı ekip üyeleriyle haya boyu sürecek kıymetli dostluklara dönüştü. İşte bu çok sevdiğim dostlarımdan biri Frederick de Kramer, hayatını tütüne adamış, camiada çok iyi tanınan bir tütün eksperidir.
Kafamda soruların dolaştığı bu dönemde kendisine de danışmıştım. Frederick bana ilk olarak Dortmund’da düzenlenen Intertabac fuarını ziyaret etmem tavsiyesinde bulundu. Çok heyecanlanmıştım ama, maalesef bu konuşmamız o seneki fuar tarihinin geçmesinde sonraki bir dönemde gerçekleşmişti.
Bir sonraki sene için planlar yaparken Covid ve pandemi dönemi hayatımıza girdi ve maalesef Intertabac fuarını ziyaret etme heyecanımı iki sene kadar kursağımda tutmak durumunda kaldım.
KS Cigar Accessories Doğuyor...
Kurumsal hayatta çalıştığım dönemde, puro içen arkadaşlarıma hediye etmek için küçük atölyemde basit puro aksesuarları yapmaya başlamıştım. Puro gurubumuzun buluşmalarındaki ihtiyaçları gözlüyor, bu ihtiyaçları giderecek bir ürün ortaya çıkartarak arkadaşlarıma küçük sürprizler yapıyordum. Benim için neşeli bir hobiydi. İşten ayrıldığım dönemde yine başka bir arkadaşımın tavsiyesiyle bu mütevazi aksesuarları satışa çıkartmaya karar verip kolları sıvadım ve atölyeye daha sık girmeye başladım.
Pandemi sürecinde, ev yasaklarının insanları bunalttığı dönemde ben günlerimi atölyemde, KS Design Cigar Accessories ürünlerinin tasarımlarını çeşitlendirmek ve üretim kalitelerini arttırmakla geçirdim. Yeni tasarımları ürün gamıma katarken, yepyeni malzemelerle farklı üretim yöntemleri denedim.
International Association of Cigar Sommeliers
Puro hakkında daha çok okumaya ve araştırmaya başlamıştım ama, bu bilgileri çok daha sağlıklı edinebileceğim bir eğitim alma ihtiyacını da şiddetle hissediyordum. İnternet başına oturup bu isteğime hitap edebilecek bir eğitim programı aramaya başladım. Ancak ilk adımda bulabildiklerim, günlük bazda verilen başlangıç seviyesi bilgiler ya da yine günlük bazda basit seminerlerdi. Çoğu ya puro markalarının promosyonu ya da satış mağazalarının pazarlama etkinlikleriydi.
Sonunda tesadüf eseri Intertantional Association of Cigar Sommeliers ile karşılaştım ve mail trafiğini bile beklemeden kendilerine telefon açtım. Samimi bir sohbet sonucunda hemen kurs programına dahil oldum. Atölye dışı zamanımın tümünü verdiğim bu çok keyifli süreç sonunda IACS kursunu bitirdim ve diplomamı aldım.
Pandemi dönemi sona erdiğinde ise, atölyemi taşıdığım Savra Bodrum Otel içinde küçük bir puro butiği açtım.
15-17 Eylül 2022 Intertabac Dortmund
Artık puro camiasında kendimce küçücük bir yer bulmuş olduğum için Intertabac fuarına katılabilme hakkını da elde etmiş oldum. (*)

Daha Temmuz ayından internetten başvurumu yapıp, gerekli evrakları fuar yönetimine iletip, kabul onayını takiben biletlerimi aldım. Her şey hazırdı!.. artık sadece fuar tarihinin gelmesini beklemekten başka yapacak bir şey kalmamıştı. Bu ilk ziyaretin en keyifli heyecanlarından biri ise yolculuğu sevgili dostum Kerim Barbur ile yapacak olmaktı. Kerim daha önce Intertabac’ı ziyaret etmiş olduğu için onun tecrübesi de çok önemliydi.
O ilk ziyaretin heyecanını ve keyfini ne tarif edebilmek ne de unutabilmek mümkün değil!..Eylül 2022 yi tabii ki Eylül 2023 ziyareti takip etti... Belki de hayat boyu sürecek bir rutin işte bu şekilde başladı.
(*) Intertabac fuarı profesyonel bir meslek fuarı. Fuar öncesinde puro işi içinde olduğunuzu kanıtlayacak evraklarınızla bir başvuru yapıyor, ve kabul görürse online olarak kaydınız yaptırp biletlerinizi alıyorsunuz.
INTERTABAC 2024 (19-21 EYLÜL 2024)
Bu seferki seyahat gerçekten bir maceralar silsilesi oldu aslında... işin bu kısmını anlatmadan geçemeyeceğim.
Bu Sene Fuar Çok Daha Önemli!
Bu seneki fuar ziyaretinin çok daha büyük bir önemi var... Neden mi?_:
Haziran ayı başında, uzun süren (ve hikayesini daha sonra detaylarıyla anlatacağım) bir bekleyişin ardından Cigar Journal Dergisinin Editörü sevgili Katja Gnaan Bodrum’a ziyaretimize geldi. Ziyaretin amacı benim ve KS Design Cigar Accesories’in hikayesini kaleme almak.

Üç günlük ziyareti süresinde Katja ile hayat hikayemi, puro ile olan ilişkimi ve KS Desin markasının doğuşunu uzun uzun konuştuk. Küçük atölyemde her bir parçanın üretim süreçlerini bizzat gözlemledi, markanın hikayesini ilgiyle dinledi. Puro mağazamı ziyaret etti... ve sonunda tüm bu ziyaretin gözlemleri Cigar Journal Dergisinin 30. Yıl özel sayısında dört sayfalık bir makaleye dönüştü!..
Dünyanın en önemli iki puro dergisinden birine konu ve konuk olmuştum...hem de Derginin 30. Yıl özel sayısında!.. Derginin dağıtımı ve lansmanı ise Intertabac fuarında yapılacaktı. Ben mutlaka orada olmalıydım!
Maceranın ilk adımı: Schengen Vizesi!
Macera dolu süreç, Haziran ayı ortasında Yunanistan Schengen vizesi başvurusuyla başlıyor...
Marinacılık sektöründeki kariyerim ve iş ilişkilerim sebebiyle yirmibeş yılı aşkın süredir Schengen vizelerimi Yunanistan’da alırım. Kurumsal hayattayken de böyleydi, kurumsaldan ayrıldıktan sonraki özel yaşamımda da bu böyle devam etti. Haziranın ikinci haftası, Katja’yı yolcu ettikten hemen sonra, Mayıs ayında biten Schengen vizelerimiz yenilemek için ailece vize başvurusunda bulunduk. Ancak maalesef başvurumuz, şok edici bir ilk olarak, sebebini anlayamadığımız bir red cevabıyla sonuçlandı. Yaşadığımız büyük şoku atlatır atlatmaz da, Eylül ayındaki fuara gidebilmek için Almaya vizesine başvurdum. Erken tarihli bir randevu alabilmenin tek yolu ticari vize başvurusunda bulunmaktı. Zaten ziyaretim de profesyonel bir ticaret fuarına olacağı için bu tür bir başvuru en mantıklı çözüm olacaktı. Ticari vize olmasına rağmen, yine de vize randevusunu iki ay bekledim ve 3 Eylül gününe randevu alabildim. Süre çok riskli! 3 Eylül günü randevu saati geldiğinde Almanya vize yetkilileri seyahatimin iş seyahati olmadığına kanaat getirip evraklarımı işleme bile almadılar. İkinci şoku yaşıyordum ve neredeyse tüm umudumu yitirmiştim!!
Aynı gün apar-topar Avusturya konsolosluğunda şans eseri açık bir ticari vize randevusu bulup, ertesi güne tüm evrakları tekrar hazır edip Avusturya’ya başvurdum. Tarih 4 Eylül 2024... Fuara 15 gün var ve başvurunun ne sürede ve ne sonuçla cevap bulacağı belli değil!..
Uykusuz geçen geceler birbirini kovaladı... ve 11 Eylül günü işlemlerimi yürüten acentadan bir whatsapp mesajı ile pasaportumun fotoğrafı geldi: Avusturya beş yıllık Schengen vizesi vermişti!! Uzun bekleyiş büyük bir rahatlama ve mutlulukla sonuçlandı...
Seyahate bir hafta var!..
Maceranın İkinci Adımı: Seyahat
Vize aldığım ülke olması sebebiyle ilk girişim Avusturya olmalı. Hemen bir THY Viyana bileti aldım.
Avusturya’dan Almanya’ya nasıl geçeceğimi düşününürken, Eylül ayının büyülü güzelliğinde Avrupa kırsalının keyifli manzarasıyla bir tren yolculuğu fikri çok cazip geldi ve DB (Deutsche Bundes Bahn)’dan bir Viyana-Bochum bileti satın aldım... Tren tarifesindeki yolculuk süresi dokuz saat gözüküyor.

Daha önce Avrupa’da bir çok ülke ve şehri ziyaret etmiş olmama rağmen, Viyana’yı ilk ziyaretim. Çok heyecanlıyım. Havaalanından Viyana merkez tren istasyonuna gidip, valizimi emanet dolabına kitleyip kendimi Viyana’nın büyülü kollarına attım. Viyana gerçekten muhteşem bir şehir... ama tek günde yapılabilecekler gayet sınırlı tabii ki. Yine de klasiklerin izini takip ederek Stephansplatz’da bir Wiener Schnitzel ve Apple Strüdel denemeyi ihmal etmedim!
Bu arada Avusturya ve Doğu Avrupayı etkileyen ağır yağmurlar bir doğal felaket alarmına dönüşmüş durumda. Ülkenin geri kalanı sel felaketiyle boğuşurken, güneşli ve oldukça sıcak bir Viyana gününde bu gerçeğin farkına varmak çok kolay değil. Şehir merkezinden dönüşte, valizlerimi almadan önce istasyondaki enformasyon ofisine ertesi sabah 11.13’de kalkacak Bochum trenini sordum. Ofisteki görevli daha sorumu sorarken acı acı gülümsemeye başladı; üç gün boyunca tüm Almanya trenleri iptal edilmişti!.. Bu arada, Almanya hattındaki birçok tren seferi halen gerçekleşmiyor.
Hemen Katja’yı aradım. Akşam onun misafiri olacağım. Bana “bir çaresine bakarız, bir an önce bize gel..” dedi.
Katja’nın evine gitmek için ilk trene atladım. Viyana dışında çok cici bir köy. Eve varır varmaz Katja önce benim için ayırdığı derginin basılı kopyasını çıkartıp elime verdi. Bu çok özel bir duygu gerçekten... rüya gerçek olmuştu!.. Ancak dergiye fazla kapılmadan hemen beraberce bilgisayarın başına oturup bir Viyana-Düsseldorf uçak bileti aldık.
Almanya seyahati konusu çözül ür çözülmez de bir puro yakıp, nezaketle ikram edilen viski eşliğinde derginin keyfini çıkarttım.
Avrupa kırsalı gerçekten çok büyülü... yağlı boya bir tabloyu anımsatan o küçük köydeki tek gecelik kısa ziyareti, zarif sükuneti, köyün küçük restoranındaki yemeklerin ve yerel şarabın lezzetini unutabilmem mümkün değil...
Ve Nihayet Almanya’dayım...

Viyana-Düsseldorf uçağı dolmuştan halliceydi... Belli ki çok yakın komşu bu iki ülkedeki çalışanların sık frekanslarda kullandığı bir “servis” aracı. Bir buçuk saatlik uçuş çabucak geçti ve çok aşina olduğum Düsseldorf havaalanına indik. Oradan Bochum yolculuğu yine tren ve yine benim çok aşina olduğum bir yol. Mesleğim sebebiyle yirmibeş seneyi aşkın süre Düsseldorf’daki “Boot” fuarını her sene düzenli olarak ziyaret ettiğim için, artık çok iyi tanıdığım ve bildiğim topraklardayım.
Nihayet Bochum’daki otelime vardığımda artık yorgunluktan bacaklarım tutmaz halde. O kadar yorgunum ki, en önemli prensibimi çiğneyip, hayatımda hiç yapmadığım bir şeyi yaptım. Dışarı çıkıp ilk akşamı geleneksel bir Alman yemeği ile taçlandırmak yerine, otelin hemen yanındaki “Has Urfa Ocakbaşı”ndan bir Adana dürüm ve bakkaldan bir şişe bira alıp otel odasında yemek işim hallettim... ve doğruca yatağa. Ertesi gün büyük kavuşma var!!
Satırlarınla bizi de o yolculuğa çıkartttın.